Bir kuş yuva yapmış kanatları kırık mor bir gülün bağrına
‘Uzun hava derler buna’ derdi annem suratı allak bullak bozkıra bakıp
Bir ayrılığın başlangıcını başardı oylanan oyun sana bana sırtını dönüp
Bunlar geride mi kalacak, gerisi de var ciğerpare yara be berenin
Karanlık bastırır avlu, balkon, oda dinlemeden, kıvır kıvır kıvırtmadan
Sana bunları demeyecektim görebilseydim geceye akan kan kan yüzünü
Akşamın soluk benzine renkler konduradursun haya hay hayalin
Kıyametine kıymık batmış bir kıyı kasabası, anla nerden gelip nereye gittiğimi
]]>Çünkü “dünyalı” bir şair Kevser Atay; göğe kucak açıyor, toprağa inanıyor, ufka bakıyor…
Yani büyük ve sonsuz olan ne varsa…
Dopdolu bir şiir evrenine konuk olacaksınız Çıngı’da: şaşırtıcı, heyecanlı, sıra dışı..
Gökhan Cengizhan
]]>Söz sanatları arasında en eski ve geleceğe en yönelik olanı şiirdir. Bundandır ki şairleri ulularla eş tutarlar. Şiir, alışılmış sözlerin başka sesiyle söylenir. Bu sesi duyan da, duyuran da şair oluyor.
]]>Söz sanatları arasında en eski ve geleceğe en yönelik olanı şiirdir. Bundandır ki şairleri ulularla eş tutarlar. Şiir, alışılmış sözlerin başka sesiyle söylenir. Bu sesi duyan da, duyuran da şair oluyor.
]]>koşarak bir kadın geliyor
ağzında türküdür yaşamak
kuyudan çıkarıyor
gökyüzünü ıslak"
Gökyüzü Islak, Ender Sarıyatı
Bir akşamüstü, yine kendini İzmir caddelerine vurmak için paltosunu giymeye çalışırken, kısa bir çığlığın ardından yere yığıldığını söylemişti annesi Hatice Sarıyatı!..
Çoğu şiirleri gibi yarım kalan yaşamının da son isyan çığlığı bu oldu.
"Bir bomba gibi patlıyorum şehre" der bir dizesinde.
Gerçekten uzun süren yoksulluk ve yoksunluklara direnmekten yorgun düşen yüreği, ansızın bir bomba gibi patlayarak durdu. Geride, şiirin ve dostlarının gönlünde onulmaz yıkıntılar bırakarak. Ama şiirleri ölüme direnmeye çalışıyor hâlâ...
28 yıllık bir yaşamda şiir adına neler yapılabilirse onu yapmıştır Ender Sarıyatı, hem soylu bir biçimde...
1970'li yılların hemen başında, Soyut, Yordam ve Dost gibi o dönemin en yaygın edebiyat dergilerinde yayımlanan şiirleri en güzel kanıtıdır bunun.
Trajik bir yaşamdan arta kalan şiirlerin geç de olsa gün ışığına çıkarılmasından, bizler kadar okurların da sevinç duyacaklarına inanıyorum.
Ahmet Bahçevan
]]>koşarak bir kadın geliyor
ağzında türküdür yaşamak
kuyudan çıkarıyor
gökyüzünü ıslak"
Gökyüzü Islak, Ender Sarıyatı
Bir akşamüstü, yine kendini İzmir caddelerine vurmak için paltosunu giymeye çalışırken, kısa bir çığlığın ardından yere yığıldığını söylemişti annesi Hatice Sarıyatı!..
Çoğu şiirleri gibi yarım kalan yaşamının da son isyan çığlığı bu oldu.
"Bir bomba gibi patlıyorum şehre" der bir dizesinde.
Gerçekten uzun süren yoksulluk ve yoksunluklara direnmekten yorgun düşen yüreği, ansızın bir bomba gibi patlayarak durdu. Geride, şiirin ve dostlarının gönlünde onulmaz yıkıntılar bırakarak. Ama şiirleri ölüme direnmeye çalışıyor hâlâ...
28 yıllık bir yaşamda şiir adına neler yapılabilirse onu yapmıştır Ender Sarıyatı, hem soylu bir biçimde...
1970'li yılların hemen başında, Soyut, Yordam ve Dost gibi o dönemin en yaygın edebiyat dergilerinde yayımlanan şiirleri en güzel kanıtıdır bunun.
Trajik bir yaşamdan arta kalan şiirlerin geç de olsa gün ışığına çıkarılmasından, bizler kadar okurların da sevinç duyacaklarına inanıyorum.
Ahmet Bahçevan
]]>Suskunluğunu ne ile süsleyeceksin?
Şimdi soruların ötesindesin, evet! Ama bir gün,
Bir yer seçmiş olacaksın kendine; ya sulara çok yakın,
ya yollar için dar!..
]]>geçilecek sınır kapıları yok. Orada yanan kandil herkese
yetirir ışığını.
Başka şairlerden söz tohumları, gözkamaşması, yükselişin verdiği baş dönmesi araya kayarken çam gibi damıtıyorum sakızımı. Sonrası mı? Anılarımın suyunda taş kaydırmaya gidiyorum.
]]>Söz etmemeli senden ve geçmişinden
Uzaklaşırken bir şehirden
Sadece gül düşmeli ikinizin elinden.”
“…Şiirin yükselişe geçtiği bu ikinci yaratış dönemindeki şiirleri, içli, dramatik, duygu dolu ve bilgecedir… Bu durulmuş, bilgeleşmiş sesin, akmakta olduğu derin, dingin yatakta, yaşamlarımızı yeni şiirlerle zenginleştirmeyi sürdürmesini, kaynağından ve bugünlerden bize yeni dizeler, yeni imgeler getirmesini bekliyorum.
Ataol Behramoğlu
Abdullah Nefes, hayatı önceleyen bir şair. Gerekli miydi bilmem ama, şiirini ertelemiş bir süre. Ama bugün bu şiirler, hayatla beraber kendini doğuruyor. Şairini de…
Ahmet Telli
]]>